kültür

Lucia Puenzo – Balık Çocuk – Kitap Yorumu

09:10:00 aylin 0 Comments

Lucia Puenzo – Balık Çocuk – Kitap Yorumu

İki genç kızın aşkını bir köpeğin gözünden anlatan eğlenceli tatlı bir çocuk kitabı sandığım bu kitap aslında anlamak için yoğunlaşıp okunması gereken, ve açıkcası içerisindeki bazı cinselliğe değinen bölümlerinden dolayı, dış görünüşüne aldanıp  çocuklarınıza almamanız gereken bir kitap olduğunu belirtmeliyim. Eğer alışmış olduğumuz sıradan aşk kitaplarını aşıp farklı bir kitap tecrübesi edinmek istiyorsanız okunabilir bir kitap. Ama şunu belirtmem lazım ki bu kitabı okuyacaksanız kendinizi, ön yargılarınızı, hatta bazen kalıplaşmış , toplumumuzun bize aşıladığı bazı kültürel değerleri bir kenara atıp okumalısınız. Çünkü insan kendi dünyasının penceresinden okuduğunda itici gelebilir. Ama eğer bambaşka bir dünyanın, bambaşka bir sosyal sınıf çatışmasını merak ediyorsanız, biraz da kurguya ilgi duyuyorsanız, azıcık da polisiye olsun istiyorsanız. Okumanızı tavsiye edebileceğim bir kitap.
Ama, aması var işte. Sanırım benim tarzım değil. Yani kapağını kapattığımda vay be! Demedim. Sadece şaşırdım ilginç buldum. Değişik, belki de kendimden bir şey bulamadığımdan. Ya da ön yargılı bir insanmıyım ne? Bir de anlayamadığım şeyler vardı, karmaşık da değil dili ama insanı yinede bazen ikinci kez okutturan bir uslup. Belki de masumane “küçük prens” tarzı çocuk kitabı olup yetişkinlere hitap eden tarz  beklentisiyle okuduğumdan tam tad alamadım. Bir de filmi, yani hiç bilmeyen biri filmi izlediğinde pek de bir şey anlamaz bence. Tuhaf, sonu biraz heyecanlı onun dışında çok monoton bir havası vardı okurken de izlerken de.

Yinede dediğim gibi, değişik bir tad arıyorsanız okuyabilirsiniz J
Kitap hakkında (kitabı okumak isteyenler bundan sonrasını okumasın bence spoiler içerir )
Lala üst tabakadan bir ailenin kızıdır, Babası ünlü bir yazar, tanındık bi insan, erkek kardeşi Pep uyuşturucu bağımlısı bir çocuk ve Annesi Sasha da dünyayı dolaşan, ama aslında sevgilisi olan tiki bir kadındır. Guayi ise, Lala’nın ailesinin evinde hizmetciolan Paraguaylı bir kızdır. Alımlı ve erkeklerin dikkatini çeken birisi, zamanla Lala ile yakınlaşıp aşık oluyorlar. Ve Lalanın evindeki pahalı tabloları ve mobilyaları satıp , Guayinin memleketinde göl kenarında bir ev yaptırmak için para biriktiriyorlar. Lala’nın babası, Guayi’ye aileden biriymiş gibi hissettirip ona şarkılar söyletiyor ve güzelleştiğine dair iltifatlar ediyor. Bir gün Lala okuldan döndüğünde bir şeylerin iyi gitmediğini hissediyor ve daha sonra babasının Guayi’ e cinsel istismarlara maaruz bıraktığını fark ediyor. Kafası atıp babasının sütüne ilaç atıyor öldürmek için. Sonra Paraguay’a kaçıyor. Ama o sırada polisler Guayi’yi cinayetle suçlayıp hapse tıkıyorlar. Lala da paraguayda takılıp Guayi ile hayalini kurdukları göl evini yaptırmaya başlıyor derken guayi için memlekete geri dönmesi gerektiğini anlıyor .
Ve birkaç sayfa sonra romanın havası birden değişiyor. Polisiyeyimsi bir tarza bürünüyor. Lala saçını kazıttıktan sonra birdenbire kendinizi bir kurtarma operasyonunda buluyorsunuz. Meğerse hapishaneden birkaç kız çıkarıp fuhuş yaptırıyorlarmış ve sonra bu kızları geri götürüyorlarmış. Bunu öğrenen lala, guayinin de o kızların arasında olduğunu öğrenip ona kurtarma operasyonu düzenlemeye  kalkıyor. Bir kaç silahlı çatışma, köpekler havada uçuşuyor falan. Sonra bunlar kitabın sonunda otobüste yorgun yıpranmış ve yaralı kaçıyor. Araç sınıra yaklaşıyor ve mutlu son.
Hani var ya savaş filmlerinde çılgınlar gibi savaşıyorlar ama sonra savaş bitiyor, güneş doğuyor sağ kalanlar yorgun yıpranmış ve içleri çökmüş bir şekilde bakıyorlar , ama sonra hala umutları var ve her şey bitmiş oluyor. İşte sanırım öyle bir sahneydi.

Gelelim kitabın ismine, paraguayda gölde yaşayan bir çocuğun efsanesinden geliyor... Ama bizim kızlarla ne ilgisi mi var? Onu da siz okuyun J



Not: Ben öyle profesyonel kitap eleştirmeni falan değilim, yani sadece kendi fikrimi paylaşmak istiyorum eğer bu kitabı merak eden varsa diye . Belirtmek istedim sadece. 

You Might Also Like

0 yorum: