Missha,

Missha Makyaj Temizleme Yağı

12:43:00 aylin 0 Comments


Yazdan kalma bir yazı vardı belki hatırlarsınız,Missha'dan bir kaç ürün almıştım. Üstünden aylar geçti hala kullanıyorum ve sanırım artık yorumlama vakti geldi. O kadar zaman geçti ki bu resimleri de Eylül'de çekmiştim üstünden bir yıl geçti hatta üstüne kaç makyaj temizleyicisi bitti, çok uzun zaman geçtiğine göre Missha yüz yıkama yağı hakkında yeterince fikir sahibi olduğumu düşünüyorum.

Nasıl kullanılır?
Yağdan birkaç damla alıyorsunuz ve temizlenecek bölgeye masaj yaparcasına dairesel hareketlerle uyguluyorsunuz.





Uyguladıktan sonra yukarıdaki resimdeki gibi yüzünüzde o an bulunan makyaj malzemeleri birbirine karışacak ve bu iğrenç görüntü ortaya çıkacak. Her yeri makyaj temizleme yağı ile ovaladığınızdan emin olduktan sonra suyla yıkıyorsunuz, zaten köpükümsü bir kıvam alıyor bu yağ su ile temas edince.



Ben bileğimi yıkadım, çok ovalamadım ama siz de sonucu görün diye. Su waterproof rimel dışında her şeyi çıkardı. Gerçekten o konuda vaat ettiklerini yerine getiriyor.


Sevmediğim Yanları?
Missha Makyaj Temizleme Yağı göz ile temas ettiği an kör kalıyorsunuz! Haha tabii ki şaka, ama gözünüzü öyle yakıyor ki, bir süre gerçekten bulanık görebiliyorsunuz o yüzden bu ürünü kullandığınız sırada gözünüze kaçırmamaya dikkat edin.

0 yorum:

günlük

Hayatımla ne yapacağım?

13:11:00 aylin 0 Comments

Mezun olalı iki ay geçti. Diplomayı (geçici mezuniyet belgesini) elime aldığım an sırtıma kocaman bir yük bindi. Hayat gerçekleri suratıma suratıma çarptı. Sorumluluklar ve toplum beklentileri ayağıma zincir vurdu ve bir anda uçma hayallerim suya düştü. Oysa öğrenciylen mezun olduğum an kanatlanıp güzel yönlere doğru uçacağımı sanıyordum. Ne kadar da toz pembe hayaller kurmuşum meğer.

Mezun oldum, üstüne darbe girişimi oldu ülke karıştı. Bununla birlikte çoktan girip kurtulmam gereken Kpss Öabt 1 ay ertelendi. Zaten çalışmaktan bıkmışım... Milli Eğitim Bakanı değişti artık 4 yıl sözleşmeli öğretmen olarak işe başlamamız gerektiği söylendi. 4 yıl sözleşmeli öğretmenlik ardından kadro. Kadroyu aldıktan sonra iki yıl daha atandığım yerde çakılı kalmam gerekiyor yani atandığım yerde 6 yıl kalma şartı geldi. Hemen evlenip çoluk çocuğa karışsam çocuğum babasını tanımayacak yani :) Tabi buralar işin moral bozucu yanı. Ülkemiz iyi olsun da bunlara hadi neyse dedim.

Kafamı karıştıran asıl mesele zaten "Hayatımla ne yapmam gerektiğini bilemiyor" oluşum. Sanırım ingilizce öğretimi beni mesleki olarak doyuma götürmeyecek. Yani tabi ki seviyorum mesleğimi ama nedense bir şey eksik gibi geliyor. Bir de geçen sene mezun olup atanan idealist arkadaşlarımın bir yıl içinde yıldızlarının sönüp karamsarlık abidelerine dönüştüklerini görünce...

Yüksek lisans başvurularında bulundum. Hatta dün Anadolu Üniversitesinde "Otizmde Uygulamalı Davranış Analizi" alanında yüksek lisans programına kayıt oldum. Aslında gönlümden geçen daha çok eğitim piskolojisi, gelişim piskolojisi, pdr ve ya sosyoloji gibi alanlar. Çocuk gelişimi ve piskoloji alanında daha önce çeviriler yapmıştık ve ilgimi gerçekten çektiğini düşünüyorum. Ama Özel Eğitim ve Otizm de ilgi alanıma giriyor. Sadece alan dışı olduğum için akademik olarak ilerleyebilme durumum ne olur acaba o tür endişeler de yaşamıyor değilim...

Her gece kafamda bu düşünceler ile boğuşurken sonradiyorum ki Allah... Allah eninde sonunda hakkımızda hayırlısını bizlere nasip edecektir.

İyi geceler sevgili okur

0 yorum: