güzellik,

Himalaya Peel off Mask yorumu

12:04:00 aylin 0 Comments

             

Peel-off Maskeler yani soyulabilen maskeler son zamanların favori ürünleri haline geldi. Ben de Uzun zamandır Himalaya'nın Peel off Mask'ını kullanıyordum. Peel Off maskelerin kullanımı diğer maskelerin kullanımına göre daha kolay ve daha eğlenceli. Genel olarak Peel off maskeleri sevsem de Himalaya Peel off Mask hakkında çok harika şeyler söyleyemeyeceğim malesef.


Üstteki resimlerde gördüğünüz gibi uygulaması gayet kolay. Ambalajı kullanışlı. Himalaya Peel off Maskenin lapaklı olması güzel. Makseyi ilk olarak uyguladığımızda biraz zor yayılan ve yapış yapış olan bir yapısı oluyor. Bir nevi uhu 303 gibi bir kıvamı var.  Yüzümüze maskeyi uyguluyoruz , aman diyim saçınıza gözünüze bulaştırmayın çıkarması daha sonra zor oluyor. Yüzümüze uyguladıktan sonra , uyguladığımız kalınlığa göre 15-20 dakika iyice kurumasını bekliyoruz.


Maskemeiz kuruyunca yavaş yavaş kabuk kabuk oluyor. ve sonra anlıyorsunuz ki "Maskeyi soyma zamanı gelmiş". Peel Off maskelerin en zevkli kısmı soyma kısmı. Yalnız bu maske baya zor çıkıyor sanırım cildimdeki minik tüyleri de beraberinde götürüyor. Ayva kılların daha da kalınlaşmasına neden olur mu bilemiyorum.

Bu ürünün sevdiğim yanları:
1- Peel Off maskeleri eğlencelidir bu zaten yeterli bir neden.
2- Siyah nokta vs gibi sorunlara çözüm olmasa da ölü derileri güzel soyduğu doğrudur.
3- İçindeki Badem ve Salatalık cildi gerçekten rahatlatıyor.

Gelelim bu ürünü neden sevmediğime:
1- Evet çok sert bir soyucu etkisi var, ama bu soyması benim komedonlarıma, sivilcelerime iyi gelmedi
2- İyi gelmediği gibi bu maskeyi ne zaman kullansam ertesi gün cildim daha da yağlandı. Bu da hoşuma gitmeyen bir durum oldu açıkcası.
3- Belki biraz ön yargı olacak ama, ben bu markanın Neem maskesini kullandım ve o maske bir harika! Bu nedenle Peel Off Maskesi için de beklentim yüksekti. beklentim karşılanmadı.

Peki bir daha alır mıyım? Pek sanmıyorum. Mükemmel Peel Off maskeyi arayacağım ve bulacağım! Bana tavsiye edebileceğiniz bir şeyler var mı?

0 yorum:

alısveris,

Sosyopix Alışverişim

23:03:00 aylin 0 Comments



Uzun zamandır her yerde duyduğum, özellikle instagramda çok sık denk geldiğim bir fotoğraf baskı sayfasından bahsetmek istiyorum şimdi. Özellikle polaroid fotoğraf formatında resimlerimizi çıktı olarak elimize vermesi, kısacası "anılarımıza dokunmamıza" olanak sağlaması çoğu kişinin gönlünü fethetti. Evet başlıktan da anlaşıldığı gibi bugün Sosyopix Alışverişimden bahsetmek istiyorum.



Sosyopix size sosyal medya hesaplarınızdaki fotoğraflarınızı kare kart, polaroid kart, takvim kartları gibi farklı seçeneklerde fotoğraflarınızın baskısını yapıp bu sevimli turuncu kutu içerisinde size gönderme olanağı sağlıyor. İsterseniz internet sayfasından resimleri yükleyebilirsiniz ya da daha pratik olsun derseniz uygulamayı telefonunuza indirip telefondan işlemleri çabucak hal edebilirsiniz. Ben uygulamayı kullandım.

 

Kargom elime 4 - 5 günde ulaştı. Çıkarttırdığım fotoğraflar bu sevimli paketin içindeydi, ayrıca içinde çok sevimli buz dolabı maknetleri de vardı. (Fotoğraflarını çekmeyi unutmuşum :) )



Benim çıkarttırdığım fotoğraflar kare kartlardan. Sakın ha Pola kartlarla karıştırmayın. Pola kartlar Polaroid kameradan çekilmiş gibi görünenler. Kare kartlar da adı üstünde kare şeklindeki fotoğraflar.

Açıkcası Fotoğrafların yapısı, çözünürlüğü sizin gönderdiğiniz fotoğraflara da biraz bağlı. Daha kalitesiz bir kamera ile çekildiğinde haliyle fotoğrafların da çözünürlüğü düşük duruyor. Ayrıca fotoğrafların basıldığı kartları ben bir tık daha kaliteli hayal etmiştim. Kötü değiller kesinlikle, mat ve güzeller. Ama yinede bir tık daha kaliteli olabilirdi bence.

Buradan Sosyopix kurucularına söylemek istediğim bir şey daha var :) İsterdim ki instagramdan direkt arkadaşımın fotoğraflarını seçebilieyim. Kendi instagram fotoğraflarımızı seçebiliyoruz evet, ama malesef arkadaşımıza bir hediye yapmak istediğimizde onun resimlerini seçmek için şifreye ihtiyaç duyuyor. Bunun bir yolu var mıdır acaba umarım bu konuya çözüm getirirler.

Siz nasıl buldunuz Sosyopix alışverişimi. Sosyopixten hiç fotoğraf baskısı yaptırdınız mı? Sizin yorumlarınızı merak ediyorum.

0 yorum:

kültür,

Alex Lewisin Sıra Dışı Hayatı

12:07:00 aylin 1 Comments

Tam da şu sıralar hayatım istediğim gibi gitmiyor diye dert yanıyordum herkese. Üniversiteden mezun olalı daha 5 ay olmuştu, kpssye girmek, atanmaya çalışmak, iş aramak beni (kendimce) çok yıpratmıştı. Yüksek lisansa başlamıştım ve alanım beni zorluyordum. Ne yüksek lisanstan istediğim verimi alabiliyordum ne de tamamen kendimi çalıştığım işe veriyordum. Hava her zaman soğuk, bulutlar her zaman gri gibiydi.Hiç arkadaşımın olmadığı bir şehirde yapayalnız hissediyordum ve bir türlü alışamamıştım düzene. Eski rahat öğrenci yaşantımı özlüyordum, devletin güzel bir okuluna atanan arkadaşlarımın profillerini stalklayıp onların mutluluğuna gıpta ediyordum. Hatta tam da bu gün kendime depresif meyillerime dair teşhis koymuştum. Kısacası memnuniyetsizliğin nirvanasını yaşıyordum şu sıralar.



Okuldan çıkıp odama çekildiğime hepimizin yaptığı gibi facebook'u açıp değişik videoları izledim. derken şu belgesel fragmanına denk geldim:



İki yıl öncesine gayet sıradan bir hayatını olan Lewis ailesi, bir gece Alex'in soğuk algınlığına yakalandığını sanmasıyla hastaneye yatırılması ve aslında o sırada toksin şok sendromu yaşıyor olması ( yani bir tür bakterinin vücüda yayılması) sonucunda kolarını, bacaklarını ve yüzününün yarısını kaybetmiştir. Rorahatsızlığın ilk günlerinde doktorlar tarafından sadece %3 lük bir yaşama şansı verilmiştir. Fakat her şeye rağmen hayatta kalmaya başaran Alex'in bundan sonraki hayatı öncekinden oldukça farklı olmaya başlamıştır.


Bu belgeselde en üzüldüğüm bölümlerden biri, Alexin oğlunun, babasının kendisini öpmesine izin vermemesiydi. Sadece sarılmaya izni vardı babasının. "Only hugs, no kisses" diyordu oğlu . Bu benim içimi param parça etti.

Elimizi saçımızda gezdirmemiz, giyinebilmemiz bile bir nimet. Kendime o kadar kızıyorum ki, şu memnuniyetsizliğimize, sahip olduklarımıza değil de, sahip olmadıklarımıza odaklanmamıza kızıyorum. Şu anda parmaklarım klavyenin üzerindeki tuşlara basıyor. onları hissedebiliyorum. bu bile şükür sevinci.

Kendinize gelin ve sorgulayın, şükredin. "The Extraordinary Case of Alex Lewis" i mutlaka izlemelisiniz.  İzleyin ve ilham alın.

Bu arada yazımı bitirmeden önce şunu da belirtmek istiyorum, hangisinin beni daha çok etkilediğine karar veremiyorum resmen, Alex'in çabaları mı, yoksa karısının fedakarlığı mı? Belgeseli izleyeniniz varsa yorumlarınızı bekliyorum.



1 yorum: